10 Ocak 2013 Perşembe

Ayşe Ahu Akyürek

             Sevgili "Akyürek" !



             Sanırım 18 yaşındaydım ablamı kaybettiğimde. tam 12 ay ömrü var demişti doktor,  ve tam 12 ay sürmüştü. O 12 ayın öncesi de ilişkimiz çok iyiydi ama , o 12 ay bir enteresan geçmişti.

             Ve yine yaklaşık 12 ay sürmüştü suskunluğum, hayata küsüşüm. Herşeyi sorguladım sonra,  Anne , baba, evren, tanrı...  Her ne düşünürsem düşüneyim, hiç adil değildi.! Hala da öyle!

             Ablamın ölümüydü az çok sağlık sektörüne giriş sebebim. Velhasıl,  süregeldi bu günlere kadar hayat bir şekilde.

             İlk gördüğüm zamanı hatırlıyorum seni. Vakti zamanında aşina olduğum tedirginliği görerek gözlerinde. Ama ümitliydim bir şekilde , çünkü o yaydığın enerjinle farklıydın..



             Ve her kontrolde,  (bilinçaltımda görmek istemediğim) tablo çığ gibi büyüdü. Ne yüzüne bakabiliyor, ne seni arayabiliyor, ne annen,  ne baban, ne kardeşinle konusabiliyordum. Evet zayıflık ama, tablo kötüleştikce anafor gibi büyüdü uzaklığımız..

             Biliyorum bir korkak olarak bitirdim son günlerimizi ama inan,  tekrar yaşayabileceğim , kaldırabileceğim birşey değil di. Hoş diyeceksin ki "ee şimdi kendini daha mı iyi hissediyorsun?? "

              Hayır.


             Evrenin derinliklerine değişik bir forma ulaştın ki, kaçınılmaz olan aynı formda tekrar görüşeceğiz.. Senin gibi saf.....

             Malesef  tek yapabileceğim , ailen ve tüm sevenlerine sabırlar dilemek...

             Hasretle , tekrar tebessümünü görmeyi umud ederek..


             Ruhun şad olsun ...

21 Aralık 2012 Cuma

Californication

    Kuvvetle muhtemel feminem düşüncenin kati onaylamayacağı, Kadın - Erkek ilişkilerini ataerkil yapıda ustalıkla irdeleyen, muazzam bir görsel şölen.. 
    
    Seçilen müzikler oldukça başarılı , oyunculuklar da öyle. +18 öğeler sıklıkla kullanılsa da rahatsız etmiyor. Haylaz yazarımız Hank Moody, çoğu ortayaş erkeğin imren ile izlediği; hayat tarzı ile (alkol , esrar, sigara, çıtır L.A. kızları arasında) aslında bir kaçışın içerisinde. Temel de kaçış L.A. den kaçış gibi görünse de , konu New York a gidiş değil tamamen "kendinden" kaçış. Dişe dokunur işi yok. Sağ farı kırık bir porsche 911 i dışında , zekası ve yazma kabiliyeti dışında hiç birşeyi yok.




    Kızı Becca ve hayatının kadını Karen a her seferinde kendini ispatlamak zorunda kalsa da (ki onlara göre tam bir "loser") , tüm o kokuşmuşluk içerisinde kendi ahlak yapısını korumaya çalışan, temel de tek bir kadını seven ve kızı için herşeyi yapabilecek bir baba figürü çiziyor.



    Aslında senarist(ler)in yaratmaya çalıştığı ironi de bundan ibaret. Birini ne kadar sevebilirsin, onun için neler yapabilirsin, ve bu yapabileceklerin birlikte olmak için yeter li mi? En nihayetinde bunu irdeledikten sonra şu sonucu çıkarıyorsunuz. 



"Aşk , sevgi tam bir ilüzyon" ve insanoğlu monogamik bir yapıya sahip değil.